SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1214 >>

DEVAM: 134- (DÖRT REK'ATLI NAMAZDA) SEHVEN İKİNCİ VEYA ÜÇÜNCÜ REK'AT'TEN SELAM VEREN HAKKINDAKİ BAB

 

حَدَّثَنَا علي بْن مُحَمَّد. حَدَّثَنَا أبو أسامة، عَن ابن عون، عَن ابن سيرين، عَن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ:  - صلى بنا رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ إحدى صلاتي العشي ركعتين. ثم سلم. ثم قام إلى خشبة كانت في المسجد يستند إليها. فخرج سرعان الناس يقولون: قصرت الصلاة. وفي القوم أبو بكر وعمر. فهاباه أن يقولا له شيئاً وفي القوم رجل طويل اليدين، يسمى ذا اليدين. فقال: يا رسول اللَّه! أقصرت الصلاة أم نسيت؟ فقال ((لم تقصر ولم أنس)) قَالَ: فإنما صليت ركعتين. فقال ((أكما يقول ذو اليدين؟)) قالوا: نعم. قَالَ: فقام فصلى ركعتين. ثم سلم. ثم سجد سجدتين. ثم سلم.

 

İbn-i Sirin (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir :

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) bize öğle ve ikindi namazlarından birisini iki rek'at olarak kıldırıp selam verdi. Sonra mescidin içinde bulunan ve (hutbe okunurken) dayandığı hurma kütüğüne doğru kalkıp ona dayandı. Cemaatın acele edenleri:

 

Namaz kısaldı dedikleri halde mescidden çıktılar. Cemaatin içinde Ebu Bekir (r.a.) ile Ömer (r.a.) de vardı. Bu iki zat. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e birşey söylemekten çekindiler. Cemaat arasında Zulyedeyn ismi verilen elleri uzun bir adam da bulunuyordu. Bu adam:

 

  Ya Resulallah! Namaz kısaldı mı? Yoksa sen unuttun mu diye sordu. Bunun Üzerine Efendimiz:

 

  «Namaz kısalmadı, ben de unutmadım» diye cevap buyurdu. Zulyedeyn (r.a.) :

 

  Şüphesiz sen ancak iki rek'at kıldın, dedi. (Bu defa) Efendimiz  :

 

  «Zülyedeyn'in dediği gibi midir?» diye (oradakilere) sordu. (Onlar:)

 

  Evet, dediler, Ebu Hureyre (r.a.) demiştir ki i Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaza kalktı. İki rek'at daha kıldı, sonra selam verdi, sonra iki secde etti, sonra selam verdi.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi dışındaki diğer Kütüb-i Sitte sahipleri, Malik, Darekutni ve İbn-i Hibban

 

AÇIKLAMA: Kıldıkları namazın Öğle namazı mı, ikindi namazı mı olduğu hususundaki tereddüt İbn-i Sirin (r.a.)'e aittir. Nitekim Buhari'nin bir rivayetinde İbn-i Sirin (r.a.): Ebu Hureyre (r.a.), hangi namaz olduğunu ismen bana söylemişti, lakin ben unuttum, demiştir. Bazı rivayetlerde ikindi namazı olduğu zannı vardır.

 

İbn-i Hacer el-Askalani: 'Bu husustaki ihtilaf'ın ravilerden ileri geldiği açıktır. Olayın iki defa vuku bulduğu yolunda yapılan yorum, uzaktır. Nesai'nin bir rivayetine göre tereddüt, Ebu Hureyre (r.a.)'den gelmedir. Öyle anlaşılıyor ki Ebu Hureyre (r.a.) olayı anlatırken bazen tereddüt etmiştir. Bir başka zaman rivayet ederken zann-ı galib ile öğle namazı olduğunu, diğer bir zaman ikindi namazı oldUğunu ifade ederken kesin konuşmuştur. Bu şek, İbn-i Sirin (r.a.)'e de intikal etmiştir. Tereddüdün sebebi şu olabilir: Olayda bulunan şer'i hükümlere gereken önem verildiği için hangi namaz olduğu üzerinde durulmamıştır. Çünkü şer'i hükümlerin değeri bakımından öğle namazı ile ikindi namazı arasında bir fark yoktur. El-Hırbak kıssası hakkındaki İmran b. Husayn (r.a.)'ın (1215 nolu) hadisinde olayın ikindi namazında olduğu hususunda ittifak vardır. Eğer Zü'l-Yedeyn (r.a.) kıssası ile El-Hirbak kıssasının aynı olay olduğunu ve bu iki ismin aynı kişi'ye ait olduğunu söylersek olayın ikindi namazında meydana geldiği rıvayeti tercih edilir,' demiştir. İmran (r.a.)'ın hadisinin zahirine göre olay ayrıdır. Çünkü üç rek'atten sonra selam verilmiştir. Oranın izahına bakın!

 

EI-Menhel yazarı Zü'l-Yedeyn (r.a.)'in adının El-Hırbak olduğunu söyliyerek alimlerin ekserisinin bu görüşte olduğunu beyan etmiştir. Tiybi ise: Zü'l-Yedeyn (r.a.)'in lakabı El-Hirbak'tır, adı ise Umeyr'dir, demiştir.

 

Aşiyy: Öğle zamanı ile Güneş'in batış zamanı arasındaki süredir. Bazıları öğle ile ertesi günü sabahına kadar geçen süreye denildiğini söylemişlerdir.

 

Seraan: Namaz bittikten sonra cemaattan acele ederek mescidden ilk çıkanlardır.

 

Nebi (s.a.v.) olay günü dört rek'atli farz'ın ikinci rek'atinden sonra selam vermiş, sonra mescidin kıble yönünde bulunan hurma kütüğüne dayanarak ayakta durmuştur. Mescidde minber yapılıncaya kadar Nebi (s.a.v.) bu ağaca dayanarak hutbe okurdu. Nebi (s.a.v.)'in o esnada kızgın olduğu bazı rivayetlerde belirtilmiştir. El-Menhel yazarı: Müslümanların bir işinden dolayı kızgın olduğu muhtemeldir, demiştir.

 

Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.), efendimizin mubarek yüzündeki kızgınlığı sezdikleri için sonsuz saygı ve ta'zimleri nedeniyle namazdaki durumla ilgili bir şey söylemekten çekinmişler. Fakat Zü'l-Yedeyri (r.a.)'in ilim'e düşkünlüğü kendisine galebe çalarak soru sormuştur.

 

Zü'l-Yedeyn kelimesinin lugat manası 'iki el sahabi'demektir. Buradaki rivayette belirtildiği gibi kollarının uzunluğu sebebiyle ona bu lakabın efendimiz tarafından verildiği el-Menhel'de söylenmiştir. Muhtemelen hayırseverliği ve cömertliği nedeniyle ona bu lakap verilmiştir. Kurtubi böyle demiştir.

 

İbn-i Kuteybe ise: O her iki eliyle aynı işleri yapabildiği için ona böyle denilmiştir, der.

 

Nebi (s.a.v.) namazı dört rek'at olarak kıldırdığına inandığı için soruya cevap olarak: "Namaz kısa!madı, ben de unutmadım'' buyurmuştur. Nebilerin bir şeyi unutup unutmıyacağı hususundaki gerekli izah 129. bab ta verilmişti.

 

zü'l-Yedeyn (r.a.), Nebi (s.a.v.)'e iki rek'at kıldırdığını bildirince efendimiz durumu cemaata sormuş. cemaat da Zü'l-Yedeyn (r.a.)'i doğrulamıştır

 

Şöyle bir soru hatıra gelebilir: Zü'l-Yedeyn (r.a.) ve arkadaşları namaz içindeyken nasıl konuşmuşlardır? Buna şöyle cevap verilir: Onlar, namazda olduklarını kesinlikle bilmiyorlardı. Çünkü rek'at sayısının bir ilahi emirle dörtten ikiye inmesini mümkün görüyorlardi. Bunun içindir ki: Namaz kısaldı mı? şeklinde soru sorulmuştur.

 

Nevevi: 'Sahabilerin söz konusu konuşması, Nebi (s.a.v.) ile bir konuşmadır. Nebi (s.a.v.) ile konuşma bizce ve başkalarınca namazı bozmaz', demiştir.

 

Sahabilerin Zü'l-Yedeyn (r.a.)'i doğrulaması üzerine Nebi (s.a.v.) tekrar namaza durarak kalan iki rek'ati de kılmıştır. Ancak Ebu Davud'un bir rivayetinden anlaşıldığına göre sırf cemaatin sözüyle namaza durmamış, ancak Allah Teala kendisine iki rek'atten selam verdiğini hatırlatınca namaza durmuştur.

 

Hadis, namazdaki eksiklik nedeniyle yapılacak sehiv secdesinin selamdan sonra olduğuna hükmedenler için delildir. Bundan önceki İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisi de buna delildir.

 

Sehv secdesinin selam'dan önce mi selamdan sonra mı yapılacağı hususundaki alimlerin görüşlerini 136. babta nakledeceğiz. İnşaallah!